Delil tespiti kurumu, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun, Geçici Hukuki Korumalar başlıklı kısmında düzenlenmiştir. Kanun koyucu tarafından usul kanunumuzda delil tespiti açıkça tanımlanmamıştır. Doktrinde ise; delil tespitine ilişkin olarak bir takım görüşler ve değişik tanımlar bulunmaktadır.

Delil tespiti; ileride açılacak veya açılmış olan bir dava ile ilgili delillerin bazı şartlar altında zamanından önce toplanıp emniyet altına alınmasıdır.Davanın açılmasından önce veya dava görülmekte ise; delillerin gösterilmesi aşamasının gelmesinden önce ileride kaybolma veya gösterilmesinde ve dinlenilmesinde zorluk çıkma tehlikesini ortadan kaldırmak üzere delillerin hemen incelenmesine, kayda alınmasına delillerin tespiti denilmektedir. Akli ve mantıki olmak şartıyla, her türlü delil , delil tespitinin konusunu oluşturabilir.

DELİL TESPİTİNİN ŞARTLARI:

  • Delil tespiti isteyenin talebine ilişkin hukuki bir yararı olmalı,
  • Delil tespiti, henüz inceleme sırası gelmemiş deliller hakkında olmalı,
  • Taraflar arasında bir uyuşmazlık olmalıdır.


Bu 3 şart bir arada olmalıdır. Aksi halde; delil tespiti talebinin kabul edilebilmesi mümkün değildir.

1. Hukuki Yararın Varlığı:

Kanun koyucu, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 400/2. Maddesinde bu hususu açıkça dile getirmiştir.Kanunda açıkça öngörülen hâller dışında, delilin hemen tespit edilmemesi hâlinde kaybolacağı yahut ileri sürülmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ihtimal dâhilinde bulunuyorsa hukuki yarar var sayılır denilerek hukuki yararın tanımı yapılmıştır. Bir başka ifadeyle; uyuşmazlık konusunu çözümleyecek, hükme esas teşkil edecek deliller, inceleme sırası gelmeden yok olacak yahut inceleme sırası geldiğinde delillerin incelenme ihtimali güçleşecek ise kanun koyucu hukuki yararın varlığını kabul etmiştir.

Hukuki yararın bulunması halinde delil tespiti isteyen tarafın, her türlü delilin tespitini istemesi mümkündür. Bu konuda bir sınır çizilmemiştir. Kanunda, belirtilmiş olan senet, tanık, bilirkişi gibi delillerden örnek olarak söz edilmiş, sınırlama yapılmamıştır. Kanun koyucu burada delilleri sayarken örnekseme yoluna gitmiştir.

2. Tespiti İstenen Delillerin İnceleme Sırası Gelmemiş Olmalıdır:

Delil tespiti dava sırasında; yalnızca şartların gerçekleşmesi halinde inceleme sırası gelmemiş deliller bakımından söz konusu olabilirken esas davadan önce ise ileride açılacak davaya ilişkin olan delillerin tespiti bakımından söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle; esas davada, o delile ilişkin inceleme yapılmadan önce delil tespiti istenebilir.


3. Taraflar Arasında Uyuşmazlık Bulunmalıdır:

Delil tespiti görülmekte olan yahut ileride açılacak olan davada iddianın ispatı için yapılacağından dolayı, ileride açılması muhtemel bir dava bulunmalı yani ortada bir uyuşmazlık konusu olmalıdır.

Bir başka ifadeyle; esas davadan önce istenen delil tespiti talepleri için ileride açılması muhtemel bir dava olmalıdır. Ortada uyuşmazlığın bulunmadığı hallerde kural olarak kişilerin dava açamayacağı da ortadadır.

Bununla birlikte delil tespiti talep eden ile aleyhine tespit istenen kişi arasında bir uyuşmazlık bulunması gerektiği kadar bu kişilerin ileride açılacak olan davada taraf da olabilmesi gerekmektedir. Bu kişiler esas dava sırasında taraf sıfatını taşımadıkları halde delil tespitinin yapılması mümkün değildir. Esas dava öncesinde yapılacak olan delil tespitlerinde kişilerin taraf sıfatına haiz olup olmadıklarının da incelenmesi gerekmektedir.

Tarafların delil tespiti yoluna başvurmaları halinde, tespitini istedikleri talebin ileride açılacak veya görülmekte olan dava ile ilgilisi olmalıdır. Bu şekilde ileride açılacak olan yahut görülmekte olan dava ile ilgisi olmayan delil tespitlerine dayanılarak hüküm kurulamayacağından dolayı mahkemece davayla ilgisi olmayan delil tespitlerine dayanılması talebinin reddi gerekecektir.

DELİL TESPİTİ USULÜ:

Delil tespitinin yapılabilmesi için; taraflardan birinin, mahkemeden delil tespiti yapılmasını talep etmesi gerekir. Talep olmadan mahkemenin re' sen harekete geçerek delil tespiti yapması mümkün değildir. Kanun Koyucu, mahkemenin re’ sen harekete geçerek delil tespiti yoluna gitmesini öngörmemiştir. Delil tespiti talep edilirken yazılı olarak yani dilekçe yoluyla mahkemeden talep edilir.


DELİL TESPİTİNDE GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME:

Dava Açılmadan Önce:

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 401/2. Maddesine göre; “Henüz dava açılmamış olan hâllerde delil tespiti, esas hakkındaki davaya bakacak olan mahkemeden veya üzerinde keşif yahut bilirkişi incelemesi yapılacak olan şeyin bulunduğu veya tanık olarak dinlenilecek kişinin oturduğu yer sulh mahkemesinden istenir”. Delil tespitinin esas dava açılmasından önce istenmesi halinde görevli mahkeme; esas davaya bakacak olan mahkeme ya da sulh hukuk mahkemesidir. Yer bakımından ise; esas hakkındaki davaya bakacak olan mahkeme veya üzerinde keşif ya da bilirkişi incelemesi yapılacak olan şeyin bulunduğu veya tanık olarak dinletilecek kişinin oturduğu yer mahkemesi yetkilidir.

Dava Açıldıktan Sonra:

Dava açıldıktan sonra ise; yapılacak olan her türlü delil tespitinde, esas davayı gören mahkeme görevli ve yetkilidir. Esas davanın açılmasından sonra, davanın görüldüğü mahkeme dışında herhangi bir mahkemeden delil tespitine ilişkin karar alınması halinde alınan kararın hiçbir şekilde hukuki geçerliliği bulunmamaktadır. Görevsiz ve yetkisiz mahkemede delil tespiti talep eden kişinin almış olduğu karar, esas davada delil olarak nitelendirilemez ve taraflar bu karara dayanamazlar.


DELİL TESPİTİ KARARI:

Mahkeme delil tespiti talebine ilişkin dilekçenin incelenmesi sırasında ilk olarak delil tespitine ilişkin şartların varlığının bulunup bulunmadığını inceleyecektir.

Burada tam ispat değil, yaklaşık ispat aranacaktır. Mahkemenin, önüne gelen talepleri değerlendirirken takdir yetkisi bulunmaktadır. Mahkeme talep hakkındaki incelemesini dosya üzerinden yapacaktır. Hukuki dinlenilme hakkı nedeniyle usuli işlemler duruşmalı olarak yapılsa da burada işin mahiyeti gereği ivedilikle karar verilmesi gereken bir durum olduğundan dolayı ayrıca bir duruşma günü verilmeden tarafların talebi dosya üzerinden incelenerek karara bağlanabilir.

Delil tespitine ilişkin işlemlere adli tatilde de devam edilir. Ayrıca; delil tespitinin resmi tatillerde yapılması mümkündür. Kanun Koyucu, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 148. Maddesinde; “…delillerin tespiti ve günlük duruşma listesinde yazılı işler gibi işlemlerin, resmî tatil günlerinde veya çalışma saatlerinin dışında da yapılmasına karar verilebilir” diyerek adli tatilde de delil tespitinin yapılabileceğini düzenlemiştir. Delil tespiti talebiyle, hangi delilin tespiti istenmişse o delile ilişkin hükümlere göre mahkeme delil tespitini yapacaktır.

DELİL TESPİTİ KARARININ UYGULANMASI:

Delil tespitine karar verildiğinde, kararın bir sureti derhal karşı tarafa tebliğ edilir. Kural olarak; delil tespiti, karşı tarafın katılımıyla yapılır. Usulüne uygun tebligata rağmen gelmeyen yahut acele hallerde tespit yapılması gereken hallerde karşı tarafın yokluğunda delillerin tespiti işlemi yapılması mümkündür. Karşı taraf hiç davet edilmemişse; yahut karşı tarafa yapılan tebliğ usulüne uygun olarak yapılmamışsa delil tespiti kararına itiraz edebileceği gibi delil tespiti kararının tekrarlanmasını da talep edebilecektir


DELİL TESPİTİ KARARINA KARŞI İTİRAZ YOLU:

Delil tespiti kararı, nihai bir karar olmadığından tek başına kanun yoluna götürülemez. Bu sebeple gerek delil tespiti talebi sonucunda verilen ret kararının gerekse delil tespitinin yapıldığına ilişkin kararın temyizi mümkün değildir. Delil tespitine ilişkin kararlara karşı kanun yolu olarak kanun koyucu tarafından yalnızca itiraz yolu öngörülmüştür. Delil tespitine itirazın 1 (bir) haftalık süre içerisinde yapılacağı açıkça hükme bağlanmıştır. Yapılan itiraz neticesinde; delil tespiti kararını veren mahkeme tarafından, delil tespiti talebi tekrar incelenecektir. İtirazı incelemekle yetkili merci delil tespiti kararını veren mahkemedir.

Yukarı